Enstitümüzün görevleri ülkesel ve bölgesel olmak üzere iki kısımda ele alınabilir.
Ülkesel Görevler :
- Ülkesel bazda pamukta veri toplamak ve değerlendirmek
-
Pamuk araştırmalarında ülkesel koordinasyonu sağlamak, projeler
hazırlamak, koordine etmek ve yürütmek, eğitim programlan düzenlemek,
biyolojik çeşitlilik ve genetik kaynaklar dahil, doğal kaynakların
korunması, kullanılması ve değerlendirilmesi konularında ülkesel
çalışmalara katılmak
- Pamuk konusunda soyo-ekonomik araştırmalar yürütmek
- Laboratuar ve alt yapı imkanlarını geliştirmek, bu imkanlar açısından diğer kuruluşlara yardımcı olmak
- Çalıştığı tüm konularda projeli olmak kaydı ile benzer konularda çalışan enstitüler ile materyal değişimi yapmak
Bölgesel Görevler :
- Genetik kaynakların muhafazası, kaynak materyal geliştirme, ıslah, yetiştirme tekniği
- Hastalıklara dayanıklılık, bitki koruma, kalite değerlendirme ve geliştirme
- Sosyo-ekonomik konularında araştırma, eğitim ve yayım hizmetleri yürütmek
-
Diğer enstitülerle işbirliği yaparak uygun tür (mısır, ayçiçeği, kolza,
buğday, ..) ve çeşitlerin kademeli tohumluklarının üretimlerinde görev
almak
Enstitünün araştırma faaliyetleri Islah ve Genetik,
Yetiştirme Tekniği, Lif Teknolojisi, Hastalık ve Zararlılar, Ekonomi ve
İstatistik Şubeleri tarafından yürütülmektedir. Bu araştırma
faaliyetleri şu şekilde sıralanabilir:
a- Islah ve Genetik Şubesi:
Islah projeleri ile ülkemizdeki pamuk üretim sahalarının ekolojilerine
uygun yeni pamuk çeşitleri geliştirilmekte ve bu çeşitlerin safiyetleri
korunarak üreticilerin tohumluk ihtiyacı karşılanmaktadır. Temel
hedefler; verimli, lif kalitesi yüksek, hastalık ve zararlılara
dayanıklı çeşitler geliştirmektir. Ayrıca stres koşullarına dayanıklı,
ikinci ürün ekimlerine uygun ve doğal renkli pamuk çeşitleri geliştirme
çalışmaları da yürütülmektedir. Islah çalışmaları dört ana başlık
altında sürdürülmektedir.
1. Melezleme:
Melezleme ıslahı ile farklı kombinasyonlar oluşturularak pamuk üretim
sahalarının ekolojilerine uygun, Verticillium hastalığına dayanıklı ve
lif kalitesi yüksek yeni çeşitler geliştirilmektedir. Bu çalışmalarda
birinci hedef çiftçinin ve sanayicinin istekleri doğrultusunda tarımsal
ve teknolojik özellikleri üstün çeşitlerin geliştirilmesidir.
2. İntrodüksiyon:
Sürekli olarak yürütülen “Pamukta Genetik-Stok ve İntrodüksiyon
Materyali ile Çeşit Geliştirme Araştırmaları” projesi ile yurt içi ve
yurt dışı kaynaklardan temin edilen yeni pamuk genotipleri gözlem
parsellerinde ekilerek tarımsal ve teknolojik özellikleri tespit
edilmekte ve genetik materyal olarak genetik stokta muhafaza
edilmektedir.
3. Biyoteknoloji: Çeşit geliştirme
çalışmalarında, klasik ıslah yöntemlerinin yanında biyoteknolojik
yöntemler kullanılarak ıslah çalışmalarının daha etkin ve kısa sürede
yürütülmesi sağlanmaktadır. Bu çalışmalar daha çok klasik ıslahtaki
seleksiyonun etkinliğini arttırmak amacıyla yapılmaktadır. Ayrıca çeşit
ve hatların genetik haritaları çıkarılarak genotipik tanımlamalar
yapılmaktadır.
4. Çeşit Muhafaza: Çeşit ıslah
edildikten sonra çeşitlerin tescil edildikleri andaki değerlerini
koruyarak, talebi karşılayacak miktarda elit ve orijinal tohumluk
üretimi yapılmaktadır. Çeşit muhafaza amacıyla çeşitlerin kantitatif ve
kalitatif değerleri göz önünde bulundurularak uygun olan tek bitkiler
seçilmekte ve tek bitki döl sıraları şeklinde ekilmektedir. Bu amaçla,
enstitümüz tarafından geliştirilen çeşitleri kapsayan “Ege Bölgesi
Standart Pamuk Çeşitlerinin Muhafaza Islahı” isimli proje sürekli olarak
yürütülmektedir.
Çeşit Tescil Çalışmaları:
Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Müdürlüğü adına “Tarımsal Değerleri
Ölçme ve Farklılık, Yeknesaklık ve Durulmuşluk Testleri” ile “Pamuk
Post Kontrol Denemesi” adı altında iki adet faaliyet yürütülmektedir.
Yurt içinde ve yurt dışında ıslah çalışmaları sonucunda geliştirilen ve
tescile esas özelliklerinden en az birisi bakımından farklılık gösteren
hatlar, bölgemizin farklı ekolojilerinde standart çeşitlerle mukayese
edilmektedir. Post kontrol çalışmalarında ise daha önce tescil edilmiş
çeşitlerin çeşit safiyeti devamlılığının gözlenmesi, çeşidin
tanımlanması ve laboratuar sonuçları ile deneme sonuçlarının
karşılaştırılması yapılmaktadır.
b- Yetiştirme Tekniği Şubesi:
Tarımın diğer kollarında olduğu gibi pamuk tarımında da başlıca amaç,
en az maliyet ile birim alandan daha fazla ürün almaktır. Birim alandan
alınacak ürünün miktar ve kalitesini, çeşidin genetik potansiyeli, çevre
koşulları ve yetiştirme tekniği belirlemektedir. Tarımı yapılan çeşidin
genetik potansiyeli ne kadar yüksek olursa olsun, yetiştirme tekniğinin
uygun olmadığı üretimlerde istenilen verim alınamamaktadır.
Pamuk
yetiştirme tekniği konusunda dünyada ve ülkemizde birçok araştırmalar
yapılmış ve genel esasları ortaya konmuştur. Enstitümüzün kuruluşu ile
birlikte pamuk yetiştirme tekniği çalışmaları 1960'lı yıllardan itibaren
ülkemizde hız kazanmıştır. Pamuk tarımında verim ve kaliteyi artırmak
ve pamuk yetiştiriciliğinde optimum koşulların belirlenmesi amacıyla
değişik çalışmalar yürütülmektedir. Bu çalışmalar; su-azot ilişkisi,
bitki sıklığı, gübre miktarı, yeşil gübre kullanımı, farklı ekim
yöntemleri (sırta ekim, anıza ekim), tuzlu alanlarda pamuk
yetiştiriciliği ve makineli pamuk hasadı gibi konuları kapsamaktadır. Bu
çalışmaların yanı sıra ıslah çalışmalarında geliştirilen yeni
çeşitlerin en uygun yetiştirme teknikleri belirlenmektedir. Yetiştirme
tekniği çalışmalarından bazıları şöyle sıralanabilir:
1-Ekim Yöntemleri:
Erken ekimi sağlaması ve sulamada işgücünü azaltması gibi birçok
avantajlar sağlayan sırta ekim ve buğday, arpa, fiğ gibi kışlık ekilen
ürünlerden sonra toprak işleme yapılmadan ikinci ürün pamuğun
yetiştirilmesine yönelik doğrudan ekim çalışmaları yapılmaktadır.
2-Bitki İzleme Teknikleri:
Bitkiler gelişme periyodunda değişik yöntemlerle izlenerek bitki
idaresi sağlanmaktadır. Bu teknikle ani kararlar alınarak sulama zamanı,
bitki gelişim düzenleyici, hasada yardımcı kimyasal ve gübre
uygulamaları hakkında karar verilebilmesi için bitki izleme çalışmaları
yürütülmektedir.
3-Stres Koşulları, Bitki Besleme ve Sıklık Çalışmaları:
Sıcaklık stresi etkilerinin azaltılması, kuraklık stresi ve tuzlu
alanlarda pamuk yetiştiriciliği gibi konularda çalışmalar
yürütülmektedir. Pamuk çeşitlerinin çevresel koşullara farklı tepkileri
nedeniyle genetik potansiyellerinin ortaya konması amacıyla ekim
sıklığı, gübre isteği, yeşil gübre uygulamaları, bitki gelişim
düzenleyicileri gibi çalışmalar yürütülmektedir.
4-Organik Tarım:
Dünyada son zamanlarda çevreye duyarlılık ve doğal ürünlere olan
yönelim nedeniyle organik tarım önem kazanmıştır. Bu amaçla enstitümüzde
organik tarım esaslarına uygun olarak Ege Bölgesi koşullarında organik
pamuk yetiştiriciliği çalışmaları yürütülmektedir.
5-Makinalı Pamuk Hasadı:
Son yıllarda ülkemizde makineli hasat hızla yaygınlaşmaktadır. Bu
nedenle enstitümüzde makinalı hasada uygun yetiştirme tekniklerinin
belirlenmesi ve ortaya çıkabilecek sorunların çözümüne yönelik
çalışmalar yürütülmektedir.
c- Hastalık ve Zararlılar Şubesi:
Islah çalışmalarında yeni çeşit adaylarının geliştirilmesi aşamalarında
materyallerin pamuk solgunluk hastalığı etmeni (Verticillium dahliae
Kleb.)’ne karşı duyarlılıkları tarla ve laboratuar şartlarında
incelenerek hastalığa dayanıklı çeşitlerin geliştirilmesi
desteklenmektedir/sağlanmaktadır. Bu çalışmalar 1972 yılından beri
sürekli proje halinde devam etmektedir.
Hastalıklara dayanıklılık
çalışmalarının yanı sıra pamukta yaprak döktürücü kimyasalların
uygulama zamanı ve kullanım dozları, erken dönem zararlılarına karşı
mücadele zamanı ve sayısı ile bu zararlılardan kaynaklanan ekonomik
kayıpların tespiti, Verticillium solgunluğuna karşı biyolojik mücadele
gibi konularda da çalışmalar yürütülmektedir.
Araştırma
faaliyetleri tarla denemeleri ve laboratuar çalışmaları olmak üzere iki
kısımda yürütülmektedir. 2004 yılında enstitü bünyesinde fitopatoloji
laboratuarı ve kontrollü iklim odasının kurulması ile daha spesifik
projelere başlanmıştır.
d- Lif Teknolojisi Şubesi: Dünyada yaygın olarak G. hirsutum, G. barbadense, G. herbaceum veG. arboreumtürlerinin tarımı yapılmaktadır. En çok tarımı yapılan G. hirsutumtürüne
ait Upland grubu pamuklar verim, fenolojik ve morfolojik açıdan
birbirinden farklı oldukları gibi lif özellikleri açısından da oldukça
farklılıklar göstermektedir. Pamukta kalite; lif inceliği, lif uzunluğu,
lif kopma dayanıklılığı, üniformite indeksi, kısa lif içeriği, kopma
uzaması, olgunluk değeri, elyaf parlaklığı ve elyaf sarılık değeri gibi
lif fiziksel özellikleri ile değerlendirilmektedir. Bu özellikler
bitkinin genetik yapısı ile yakından ilgili olmasına rağmen farklı
yetiştirme uygulamalarından ve çevre koşullarından önemli ölçüde
etkilenmektedir. Islah yöntemleri ile yeni çeşitlerin geliştirilmesi
çalışmalarında en önemli hedeflerden biri kaliteli pamuk çeşidinin
geliştirilmesidir. Bu amaçla ıslah aşamalarında elde edilen genotiplerin
değerlendirilmesinde lif fiziksel özellikleri önemli bir seleksiyon
kriteridir.
Bu çalışmalara ilave olarak yetiştirme tekniklerinin
ve hasat zamanlarının lif kalitesine olan etkileri, Türkiye Pamuklarının
Lif Kalite Kriterleri Veri Tabanının Oluşturulması, Türkiye’de Üretilen
Bazı Standart Pamuk Çeşitlerinin İplik ve Kumaş Özellikleri ile
Boyanabilirlik Karakteristiklerinin belirlenmesi gibi spesifik konularda
da çalışmalar yürütülmektedir.
Enstitümüzde yapılan çalışmaların
yanı sıra Ülkemizde pamukla ilgili araştırmalar yürüten kuruluşların da
analizleri yapılmaktadır. Yılda yaklaşık olarak 15.000 ile 20.000
arasında elyaf örneği incelenerek ülkemizdeki pamuk araştırmalarına
önemli destek sağlanmaktadır.
Pamukta lif fiziksel özellikleri
geçmişte Micronaire (lif inceliği), Fibrograf (lif uzunluğu), Lanometre
(lif olgunluğu), Pressley (lif mukavemeti), Shirley Analizer (elyaf
yabancı madde içeriği) gibi cihazlar tarafından ayrı ayrı saptanırken,
günümüzde HVI ve AFIS gibi bilgisayar destekli sistemler tarafından
belirlenmektedir. Son yıllarda Enstitümüz bünyesinde kurulan Merkez lif
laboratuvarında, HVI USTER Spectrum ve Uster 720 Nep tester cihazları da
bulunmaktadır. Elyaf numuneleri 21 °C sıcaklık ve % 65 bağıl nem de
48 saat bekletilmek suretiyle kondisyonlanarak analiz edilmektedir.
Laboratuarımız Bremen uluslar arası kontrol sistemine bağlı olarak
çalışmaktadır.
e- Ekonomi ve İstatistik Şubesi:
Dünyada 30-35 milyon hektar alanda 20.000-27.000 ton pamuk lif üretimi
yapılmaktadır. Dünya pamuk lif verimi 600 -700 kg/ha arasında
değişmektedir. Ülkemizde ise 550.000 -750.000 hektar alanda 780.00
-980.000 ton pamuk lif üretimi yapılmakta ve dünya pamuk üretiminde
yedinci sırada yer almaktadır. Ülkemizde pamuk lif verimi 1.000 -1.400
kg/ha arasında değişmekte ve birim alandan en yüksek verim alan ülkeler
arasında ilk sıralarda yer almaktadır.
Ülkemiz ekonomisinin
lokomotif sektörü olan tekstil sanayimizin stratejik hammaddesi olan
pamuk, aynı zamanda yağ bitkisi olmasıyla gıda sanayimizde, küspesinin
içerdiği yüksek protein dolayısıyla da hayvan beslenmesinde önemli bir
yer tutmaktadır.
Pamuk, gerek üretim gerekse tekstil ve
konfeksiyon aşamasında ülke ekonomisinde çok önemli bir yer tutmaktadır.
Pamuk, istihdamın yanı sıra, sanayi üretiminin %40’ını, GSMH’nın
%33’ünü oluşturan tekstil ve konfeksiyon sanayimizin temel
hammaddesidir.
Pamuk maliyetinin oluşmasında ana unsurlar; girdi
fiyatları ve dekardan alınan ürün miktarıdır. Ülkemiz lif veriminin
Dünya ortalamasının 2 katı olduğu göz önüne alındığında; ülkemiz pamuk
üretimindeki ana sorunların girdi maliyetlerinin yüksekliği ve pamuk
fiyatlarının düşüklüğü olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Son yıllarda
Dünyada pamuk fiyatlarının düşük olmasının başlıca nedeni, bazı
ülkelerde uygulanan değişik destekleme uygulamaları ile girdi
fiyatlarının düşük tutulması veya değişik prim uygulamalarıdır.
Pamuk
tarımında üretim maliyeti gerek üreticilerin gerekse yöneticilerin
karar alma dönemlerinde göz önünde bulundurdukları en önemli ölçütlerden
birisidir. Üretim aşamasında üreticilere, pazarlama aşamasında karar
alıcılara yardımcı olacak temel bilgilerin sağlanması amacıyla
enstitümüzde her yıl pamuk üretim maliyeti hesaplanmaktadır. Ekonomi ve
istatistik çalışmaları 1992 yılında başlatılmış ve üç yıllık çalışma
sonunda üretim girdilerinin fiziksel değerleri elde edilmiştir. 1995
yılından itibaren o yılın rayiç değerleri dikkate alınarak maliyet
hesaplaması yapılmaktadır.